Proje Hazırlama Teknikleri ve Proje Hazırlama Basamakları (2013 Haziran Seminer)
İNDİR PROJE HAZIRLAMA TEKNİKLERİ
İNDİR PROJE HAZIRLAMA BASAMAKLARI
ÖĞRETİM MATERYALLERİ VE ETKİNLİKLERİ HAZIRLAMA
Eğitim,
bireyleri yaşama hazırlama süreci olmasının yanı sıra, yaşamın ta kendisidir.
Bu gerçekten hareketle eğitim ortamlarının yaşamla iç içe olması dikkate
alınması gereken bir gerçektir. Eğitim ortamlarının gerçek yaşamla tutarlılık
göstermesi diğer bir deyişle somutlaştırılması ve öğrenci için anlamlı hale
getirilmesi, öğrenci başarısına katkıda bulunan etkenlerin başında gelmektedir.
Bu noktada öğretmenlerin, eğitim ortamını düzenlemede ve öğrencinin hizmetine
sunmada önemli bir görevi vardır. Bu görevi başarı ile yerine getirebilmek
için, öğretmenlerin bazı kritik becerilere ve özelliklere sahip olmaları
gerekmektedir. Bu becerilerin başında ise öğretim ortamlarının öğrenci
ihtiyacına ve gerçek hayata uygun olarak düzenlenmesi gelir.
Öğretim
ortamlarının etkin düzenlenmesi her zaman zor ve pahalı bir iş değildir. Bazen
basit bir biçimde hazırlanan resim veya asetat yada bir sunu sözlü olarak
vermek istediğimiz bilginin çok daha kısa sürede ve kalıcı verilmesini sağlar.
Öğretim Materyallerinin Ve Etkinliklerin
Öğretim Ortamındaki İşlevleri
Materyaller, bazı
öğretim ortamları da öğrenmeyi destekleyici amaçla kullanıldığı halde, bazı
ortamlarda ise tamamen öğretmen rolü üstlenerek içeriği doğrudan öğrencilere
aktarmaktadır.
Farklı
öğretim materyallerinin, öğretim ortamındaki işlevleri ve önemini Edgar Dale
tarafından oluşturulan yaşantı konisinde gösterilmektedir.
Bu
koninin dayandığı ilkeler, Çilenti tarafından şu şekilde açıklanmaktadır:
1- Öğrenme
işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi
öğrenir ve öğrenmelerimiz o kadar kalıcı olur.
2- En iyi
öğrendiğimiz şeyler, kendi kendimize yaparak öğrendiğimiz şeylerdir.
3- En iyi
öğrenim soyuttan somuta ve basitten karmaşığa doğru gidilendir.
Dale’nin
yaşam konisine benzer bir sınıflandırma da 1937’lerde Hoban tarafından
görsel-işitsel araçların sınıflandırılmasında da kullanılmıştır. Buna göre,
eğitim ortamında kullanılan materyaller, sundukları eğitim ortamının soyuttan
somuta oluş özelliğine göre sınıflandırılmıştır.
Bu
sınıflandırmadan da anlaşılacağı gibi, eğitim materyallerinin en etkin kullanım
amaçları, öğretilecek içeriğin soyuttan somuta doğru aşamalandırılması ve
öğrencinin birden fazla duyu organına hitap etmesini sağlamaktır. Örneğin
Piget’e göre, ilkokul çağındaki çocuklar somut işlemler dönemindedir. Bundan
dolayı da bu dönemdeki çocuklara kazandırmak istediğimiz davranışlar için
hazırladığımız ders içeriği, onların beş duyu organına hitap edecek özellikte
somut materyaller ile desteklenmiş olmalıdır.
Zaman sabit tutulmak üzere insanlar;
okuduklarından %10’u
işittiklerinden %20’si
gördüklerinin %30’u
hem görüp hem işittiklerinin
%50’sini
söylediklerinin %70’ini
yapıp söylediklerinin %90’ını
hatırlamaktadırlar.
Bir eğitimci,
öğretim materyallerini bu bulguları göz önüne alarak hazırlamalı ve öğretim
ortamında öğrencinin kullanımına sunabilmelidir.
Ayrıca
öğretim materyallerinin hazırlanması ve derste kullanılması özel bir önem ve
dikkat ister. Bunlar;
1- Öğretim materyali hedef
davranışlara, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyine uygun olmalıdır.
2- Öğretmen, ders planında hangi
araç-gereçleri ne zaman kullanacağını belirtmeli yeri gelince kullanmalıdır.
3- Araç-gereçler eğitim teknolojileri
ilkelerine göre kullanılmalıdır.
4- Devinişsel alanla ilgili hedef
davranışsal kazandırılırken, her bir öğrenciye öğretim materyalleri
sağlanmalıdır (Araş.Grubu Öğrencileri, 2000).
Öğretim Materyal Ve Etkinliklerinin Eğitim-Öğretime Sağladığı Yararlar
a. Öğrenmeyi kalıcı hale getirir.
b. Öğrencilerin ilgisini çeker.
c. Öğrenmeyi güçlendirir.
d. Anlamın gelişmesi ve anlatım kolaylığı
sağlar.
e. Öğrenmede uyarıcı etki yapar.
f. Düşüncenin devamlılığını sağlar.
g. Öğretim süreçlerini güçlendirir ve etkin
kılar.
h. Sözcük gelişimine katkı sağlarlar
(Şimşek,1997).
Bu bölümde,
öğretim ortamlarında yaygın olarak kullanılan öğretim materyallerinin öğretim
ortamına katkılar ve kısıtlamalar açıklanmıştır.
Öğretmenlerin
farklı materyallerin güçlü ve zayıf yönlerini tanımaları, onların en etkin
materyali seçmede ve kullanmada en büyük yardımcısı olacaktır. Şunu unutmamak
gerekir ki, her ne kadar farklı öğretim materyalleri farklı öğretimsel
niteliklere ve farklı teknik özelliklere sahip olsa da, bir materyalin, öğrenme
ortamı ve hedefleri ile öğrencinin bilişsel ve pedagojik özelliklerine uygun
olarak hazırlanması ve kullanılmasıdır. Diğer bir deyişle, bir öğretim
materyalinin etkinliği, öğretmenin sınıf içindeki etkinliği ile alakalıdır.
Bu
bölümde, öğretim ortamında kullanılan en yaygın öğretim materyalinin ve
bunların seçiminde ve kullanımında belirleyici unsurlar olan avantajlar ve
dezavantajlar açıklanacaktır.
Yazılı materyaller
eğitim ortamında kullanılan en yaygın materyal türüdür. Bunun nedeni, yazılı
materyallerin kolayca ulaşılabilen ve öğretim ortamına rahatlıkla taşınabilen
materyaller olmasıdır. Yazılı materyaller, ayrıca kolaylıkla çoğaltılabilen ve
öğrencinin kullanımına ucuzlukla sunulabilen materyallerdir.
Bu
avantajların yanında, yazılı materyallerin bazı kısıtlamaları bulunmaktadır.
Öncelikle, yazılı materyaller ile etkileşime giren öğrenci, öğrenme ortamında
pasif kalmakta ve materyalle olan etkileşimi düşük olmaktadır. Buna ek olarak,
yazılı materyaller, güncelleştirilmesi zor ya da imkansız olan materyallerdir.
Bu yüzden yazılı materyallerin seçiminde ve kullanımında öncelikle yazılı
materyalin öğretim ortamına uygunluğu ve güncelliği kontrol edilmelidir.
Ayrıca, yazılı materyallerde kullanılan dilin ve anlatım şeklinin, öğrencinin
pedagojik seviyesine uygunluğu kontrol edilmeli, uygun görüldüğü durumda eğitim
ortamında kullanılmalıdır. Yazılı materyaller ile yapılan öğretimde, öğrenciye
performansı hakkında bilgi vermek, diğer bir deyişle dönüt sağlamak, öğretmen
tarafından yapılması gereken etkinliklerin başında gelmektedir. Son olarak
görsel özelliklere sahip bir yazılı materyal, sadece metinden oluşan yazılı
materyalden daha somut ve etkili olacaktır. Bu yüzden öğretmenlerin, yazılı
materyal seçiminde bu özelliklere sahip materyalleri tercih etmeleri ve
kullanmaları, öğretim ortamını daha etkili kılacaktır.
Resim
ve grafikler, sözel mesajların öğrenciler tarafından anlamlaştırılmasında ve
somutlaştırılmasında en yaygın olarak kullanılan öğretim materyalidir. Sözel
olarak anlatılması çok zor olan bir ya da rakamsal olarak anlam ifade etmeyen
sayılar veya oranlar, bir resim ya da grafik aracılığı ile kolaylıkla öğrenciye
anlatılabilir. Resim ve grafikler öğrencinin kavramı anlamasına, yorumlamasına
ve kavramlar arasındaki ilişkileri görmesine yardımcı olur. Ayrıca, resim ve
grafiklerin öğretimde kullanılması, öğrenci dikkatinin çekilmesinde ve
korunmasında etkin bir yöntemdir. Resim ve grafiklerin diğer bir avantajı ise,
bunların kolaylıkla sınıf ortamına taşınması ve öğretmen ve öğrenci tarafından
kolaylıkla üretilmesidir. Resim ve grafiklerin yapılması çoğu zaman, gelişmiş
teknolojilerin kullanılmasını gerektirmeyebilir. Yazılı ve asetat materyallerin
kullanılmasında olduğu gibi, resim ve grafiklerin kullanılmasında da,
öğretmenin etkinliği çok önemlidir. Resim ve grafiklerin ne anlama geldiği,
yine öğretmen tarafından sınıfa aktarılmalıdır. Resim ve grafikler, bütün bir
içeriği sunmak yerine, içeriğin açıklamasında kullanılabilecek ve öğretmene
yardım edebilecek destekleyici materyallerdir. Resim ve grafiklerin gerçeğe
uygunluğu, renkli oluşu ve gerektiğinde yazılı açıklamaları içermesi, bu
materyalin etkinliğini artıran diğer faktörlerdir.
Gerçek hayattan
alınmış nesnelerin ya da modellerin öğretim amaçlı kullanılması, öğrencilerin
gerçek dünyayı anlamalarına yardım eden en etkin yöntemler arasında yer alır.
Öğrencilerin sınıf içerisinde gerçek nesne ve modeller üzerinde çalışması,
onların motivasyonlarını artırdığı gibi, öğrenmeyi eğlenceli hale
getirmektedir. Örneğin, Fen bilgisi dersinde farklı bitki türlerini sınıfa
getirmek ve öğrencilere göstermek öğrencilerin bu bitkilerin resimlerini
görmelerinden daha etkili bir yöntem olup, hem öğretimin etkinliği hem de
bilginin kalıcılığı açısından büyük önem taşımaktadır. Sosyal bilgiler dersinde
kaymakamın görevlerini kitaptan okumak yerine, o kişiyi sınıfa getirerek
öğrencilerin konu olan kişi ile birebir iletişim kurmaları çocuklar açısından
unutulmaz bir deneyim olmakla kalmaz, kazanılması hedeflenen bilgilerin en
etkin şekilde öğrenciye aktarılmasını sağlar. Bunun yanında, gerçek nesnelerin
ve modellerin her istendiği anda sınıfa getirilmesi zor olabilir. Bu tür
materyallerin eğitim ortamına taşıdığı diğer bir kısıtlama ise, bu gibi öğrenme
ortamlarının tekrarının bazen mümkün olmamasıdır. Bu durumlarda, öğretmen
materyallerini kullanarak, bu yetersizliği ortadan kaldırmalıdır.
Bilgisayar Yazılımı
Öğretim materyalleri olarak
bilgisayar yazılımları, diğer materyaller ile karşılaştırıldığında, öğretim
ortamında öğrenci etkileşiminin en yüksek olduğu materyal türüdür. Bilgisayar
yazılımları, etkin hazırlandığı takdirde, bir öğretmenin öğretim ortamında
gösterdiği bütün etkinlikleri gösterebilir. Bilgisayar yazılımlarının materyal
olarak diğer bir avantajı da öğrencilerin konuyu bireysel öğrenme hızlarına
uygun şekilde öğrenebilmeleri ve gerektiğinde diğer öğrencilerle birlikte grup
çalışmaları yapabilmeleridir. Yazılımlar ayrıca öğrencilerin en aktif olduğu
öğrenme ortamlarının oluşturulmasında etkin olarak kullanılan materyaller
arasında yer almaktadır. Bilgisayar yazılımlarının öğretim materyali olarak
kullanılmalarının bir diğer avantajı ise, bu programların çoğu zaman öğrenciye
istendik oranda içeriği tekrar etme ve alıştırma şansını tanımasıdır. Buna ek
olarak, bilgisayar yazılımları, öğrenci performansı ile alakalı bilgileri
hatasız olarak kaydedip istendiğinde öğretmenin kullanımına sunar.
Görsel-işitsel özelliklerin bir arada öğrenciye sunulması, bu tür materyallerin
öğretimdeki etkisini artıran bir diğer faktördür. Bu avantajların yanı sıra
eğitimsel yazılımların eğitim ortamında kullanılması pahalı ve bazı zamanlar
kullanılması zor olan bilgisayar teknolojisinin varlığını gerektirmektedir. Bu
tür materyallerin kullanımı ayrıca öğretmenlerin ve öğrencilerin etkin bir
bilgisayar okur-yazarlık eğitimden geçmelerini ve değişen teknoloji ile paralel
olarak bu eğitimlerinin güncelleştirilmesini ve sürekliliğinin sağlanmasını
gerektirmektedir. Piyasadaki eğitim yazılımlarının sürekli gelişmesi ve daha
gelişmiş donanımları gerektirmesi, bu materyallerin kullanılması için donanıma
sürekli yatırım yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Teknolojik özellikleri göz
önüne alındığında bilgisayar yazılımları geliştirilmesi, uzman kişilerin ve
gerekli teknolojinin bir araya getirilmesi ile mümkün olur. Bu nedenle
öğretmenlerin bu tür materyalleri kendi başlarına geliştirmeleri yazılı,
asetat, ses kasetleri gibi materyalleri geliştirmeye kıyasla çok daha zordur.
Bu da, bu tür materyallerin öğretim ortamına taşınmasında, öğretmeni piyasada
var olan yazılımların alımına ve kullanımına zorlamaktadır. Piyasada var olan
yazılımların teknik olarak etkin olmasına rağmen öğretimsel açıdan zayıf
olmaları, eğitim programları ve öğrencinin pedagojik gelişimi ile tutarlılık
göstermeleri ve diğer materyaller ile kıyasla oldukça pahalı olmaları, bu
materyallerin öğretim ortamına taşınmasındaki diğer kısıtlamalar arasında yer
almaktadır.
DERS MATERYALİ HAZIRLAMA İLKELERİ
Ders
materyallerinin hazırlanmasındaki ilkeler, materyalin türüne bağlı olarak
değiştiği halde, türlü materyalin geliştirilmesinde göz önüne alınabilecek
temel ilkeler ise şunlardır.
1.
Ders materyali basit, sade ve anlaşılır olmalıdır;
Unutulmamalıdır ki, ders materyallerinin ders
ortamındaki en önemli rolü, ders ortamının, öğrenci için daha etkin ve daha
anlamlı kılınmalıdır. Bu nedenle hazırlanacak öğretim materyalleri, konuyu
basitleştirebilen, öğrenci için anlaşılmasını kolaylaştıran ve gereksiz
bilgilerle donanık olmayan bilir özellik taşımalıdır. Materyal fazla ayrıntılı
olursa, öğrencilerin belleklerinde anlamlı kodlamaları güçleştirir.
2. Ders materyali, dersin hedef ve amaçlarına
uygun seçilmeli ve hazırlanmalıdır;
Dersin hedeflerini desteklemeyen bir materyal, her
ne kadar iyi hazırlanmış olsa bile, öğretimsel etkinliği düşük olacaktır. Çünkü
her derste kazanılması amaçlanan ve önceden spesifik olarak belirlenmiş
hedeflerin öğrenciye kazandırılması için, öğretimsel etkinlikler tasarlanır ve
uygulanır. Ders etkinlikleri içinde yer alan öğretim materyallerinin
geliştirilip kullanılması da, hedef davranışlara göre belirlenir.
3. Ders materyali, dersin konusunu oluşturan
bütün bilgilerle değil, önemli ve özet bilgilerle donatılmalıdır;
Ders materyalinin kullanılış amacı, öğretmen
tarafından tasarlanan ve uygulanan öğretim etkinliklerinin denetlenmesidir.
Ders materyalinin bütün içeriği öğrenciye aktarılması amacıyla değil, içeriğin
önemli ve ana temalarının öğrenciye sunulmasında kullanılması en etkin
yaklaşımdır. Bu yüzden hazırlanacak materyaller, konunun ana hatlarını sunan,
anlaşılması güç olabilecek konuları açıklayan, içeriği soyuttan somuta
taşıyabilen, görsel işitsel özellikler kullanarak anlaşılmayı kolaylaştıran
türden olmalıdır.
4. Ders materyalinde kullanılacak görsel
özellikler (resim, grafik vb.), metaryelin önemli noktalarını vurgulamak
amacıyla kullanılmalı, aşırı kullanımdan kaçınılmalıdır;
Görsel, işitsel özelliklerin, öğrencinin dikkatini
çekmede ve öğrenciyi güdülemede etkin olduğu bir geröektir. Ancak amaca hizmet
etmeyen ve gereğinden fazla kullanılan görsel-işitsel özellikler, öğrenci
dikkatini dağıtabilir ve öğrenme güdüsünü yok edebilir. Örneğin Power Point’te
hazırlanmış bir sunumda, öğrencinin dikkatini sunuma çekmek için, ilk sayfada
ses kullanımı bu amaca hizmet edebilir.
5. Ders materyalinde kullanılan yazılı
metinler ve görsel-işitsel özellikler, öğrencinin pedagojik özelliklerine uygun
olmalı ve öğrencinin gerçek hayatıyla tutarlılık göstermelidir;
Ders materyalinin öğretim ortamındaki işlevlerinden
biri de, öğrencinin gerçek hayatıyla öğretim ortamı arasında bir köprü
kurabilmektir. Bu yüzden ders materyalinin içerdiği her türlü görsel-işitsel
öğe, öğrencinin yakın çevresinde görebildiği ve anlamlaştırabildiği gerçek
öğeleri yansıtmalıdır. Ayrıca materyal öğrencinin bilişsel, fiziksel, sosyal ve
duygusal hazır bulunuşluk düzeyine uygun olmalıdır.
6. Ders metaryeli, öğrenciye alıştırma ve
uygulama imkanı sağlamalıdır;
Öğrenciler için en etkin öğrenme ortamı,
öğrencilerin aktif oldukları ortamlardır. Öğrenci için aktif oldukları
ortamlara katıldığı takdirde kalıcı, izli öğrenme gerçekleşir. Bu gerçekten
haraketle, her türlü ders materyali, mümkün olduğu ölçüde, öğrencinin aktiflik
ilkesine uygun olarak hazırlanmalıdır. Örneğin, ders materyali olarak asetat
kullanılıyorsa, öğrenciye gerkli yerlerde, asetat üzerine yazı yazma imkanı
verilmeli ve hatta gerektiğinde öğrenci kendi asetatını hazırlayabilmelidir.
7. Ders materyali her öğrencinin erişimine ve
kullanımına açık olmalıdır;
Kullanılacak her türlü materyal, bütün öğrencinin
kullanabileceği ve yararlanabileceği türden olmalıdır. Öğretimsel materyalin
kullanımı, bazı öğrencilerin sahip olabileceği özel özelliklerin değil, her
öğrencide bulunduğuna inanılan ortak yeteneklerin ve özelliklerin
kullanılmasını gerektirmelidir. Örneğin bir bilgisayar yazılımı ders materyali
olarak kullanılacak ise bütün öğrencilerin yazılımı kullanmaları için gerekli
bilgisayar bilgisine ve becerisine sahip olması gerekir.
8. Ders materyalleri sadece öğretmenin
kullanabileceği türden değil, öğrencinin de kullanabileceği kadar basit
olmalıdır;
Öğretimsel amaçlı
hazırlanan materyallerin sadece öğretmen tarafından kullanılacağını düşünmek
büyük bir yanılgı olur. Çünkü öğretim ortamı öğrenci için değil, öğrenci ile
birlikte hazırlanan öğretimsel etkinliklerin bütünü olduğunu unutmamak gerekir.
9. Zaman içinde tekrar kullanılacak
materyaller dayanıklı hazırlanmalı, bir defalık kullanımlarda zarar
görmemelidir;
Öğrenme ortamında, öğrencilerin farklı öğrenme
hızları oldukları unutulmamalıdır. Bu yüzden ders materyalleri öğrencinin ihtiyacına
paralel olarak farklı zamanlarda ve sürelerde kullanılabilecek özellikte
olmalıdır.
10. Hazırlanan ders materyalleri gerektiği
takdirde geliştirilebilir ve güncelleştirilebilir olmalıdır;
Öğretim materyalleri içerikte meydana gelen
yenilikleri ve gelişmeleri yansıtabilmeli ve güncelleştirebilmelidir.
Güncelleştirilmesi mümkün olmayan materyallerin, öğretimsel olarak etkinliğini
zamanla kaybetmesi kaçınılmazdır.
BİLGİSAYAR ORTAMINDA MATERYAL HAZIRLAMA
Yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra bilişim ve iletişim
teknolojilerinde yaşanan baş döndürücü gelişmeler; kamusal alandaki
üretimi, üretim ilişkilerini derinden etkiledi. Bu teknolojik gelişmeden en çok
etkilenen alanlardan biri de kuşkusuz eğitimdir. Daha işlevsel, daha
yaygın eğitim hizmeti vermek, daha etkin, daha kaliteli eğitim-öğretim
süreçleri hazırlamak, eğitimi bireyselleştirebilmek, eğitimde fırsat eşitliğini
sağlayabilmek, eğitimin maliyetini düşürmek vb.. amaçlarla bugün teknolojiden
yararlanmak kaçınılamaz hale gelmiştir.
Diğer yandan teknoloji, öğretmen ağırlıklıdan öğrenci
ağırlıklıya, konu ve ürün merkezliden etkinlik ve süreç merkezliye doğru bir
değişim geçiren eğitim kuramlarının yaşama geçirilebilmesi yolunda eğitimcilere
eşsiz olanaklar sunmaktadır. Bilişim sektöründe özellikle de bilgisayar
teknolojisinde yaşanan gelişmeler, eğitim kuramlarının yaşama geçirilmesi için
bu alanda çalışanlara daha fazla deneysel çalışmalar yapma ve uygulama fırsatı
vermektedir.
1980’li yıllardan itibaren, eğitim ile ilgili bilgisayar
donanımları ve programlarının hızla artması ile birlikte bilgisayar destekli
öğretim uygulamaları da hızla yaygınlaşmaya başlamış; bilgisayar farkındalığı,
bilgisayar okuryazarlığı gibi kavramlar gelişmeye, eğitim yaşantıları içinde
daha sık kullanılmaya başlamıştır. Bilgisayar okuryazarlığı, bilgiye ulaşmada,
bilgiyi kullanmada, günlük yaşamda sorun çözmede, iletişim kurmada
çeşitli bilgisayar programlarını ve uygulamalarını etkili bir biçimde
kullanabilme yeteneği anlamına gelmektedir. Bilgisayar okur yazarı olmak günümüzde
artık mesleki yaşam içinde bir prestij göstergesi haline gelmiştir.
Türk Eğitim Sisteminde bilgisayara ilginin özellikle 1990’lı yıllardan
itibaren giderek hızla arttığı söylenebilir. Ancak bilgisayarın eğitim
süreçlerinde etkili bir biçimde kullanılmasına yönelik bilgisayar
programlarının ve uygulamalarının geliştirilmesi sürecinin bu ilgiyle
paralel gittiği söylenemez. Öğretmen yetiştirme ve öğretmenlerin hizmet içi
eğitim programları, öğretmenleri bilgisayar okuryazarı haline getirmede, öğretmeni
eğitim amaçlı ekran tasarımı konusunda yetiştirmede henüz oldukça yetersizdir.
Bu alanda çalışan uzman eğitimci sayısı da oldukça düşüktür. Bu noktada eğitim
fakültelerindeki Öğretim Teknolojileri Materyal Geliştirme, Özel Öğretim
Metotları, Bilişim Teknolojileri, Bilgisayar vb.. derslerin programlarını,
içeriklerini, sürdürülüş biçimlerini de sorgulamak gerekir. Sonuç olarak eğitim
sürecinin etkili düzenlenmesi ve sürdürülmesi amacı doğrultusunda
bilgisayar teknolojisi kullanımının eğitim sistemimizde henüz emekleme
döneminde olduğu; bu alandaki çalışmaların henüz deneysel nitelikte olduğu
söylenebilir.
Bu boyutta cevaplandırılması gereken en önemli sorulardan biri de,
bilgisayar ortamında tasarlanmış, sınıf içi etkinlikte kullanılacak
materyalleri kimin üretmesi gerektiği sorusudur. Milli Eğitim Bakanlığı
bünyesinde oluşturulmuş, ya da sipariş üzerine toplanmış konu alanı
uzmanlarından, eğitim bilimcilerden, tasarımcılardan ve bilgisayar
programcılarından oluşmuş uzmanlar kurulu eliyle bir takım simülasyon
programlarının, eğitsel oyunların; alıştırma, öğretim, sınama vb.. amaçlar ile
geliştirilmiş materyallerin üretilmesi elbette çok önemlidir. Bunun yapılması
gerekir. Ancak öğretmenin de en azından Word, Excel, PowerPoint gibi
programları kullanarak sınıf içinde ihtiyaç duyduğu bazı öğretim materyallerini
bilgisayar ortamında geliştirebilecek şekilde yetiştirilmesi gerekir.
İşte “Bilgisayar Ortamında Materyal Hazırlama” başlıklı bu çalışma bu
alandaki ihtiyacı karşılamaya yöneliktir. Ancak bu konu altında verilebilecek
“genel öğretim metotları” kapsamında değerlendirilebilecek bilgiler; her branş
içinde “Özel Öğretim Metotları” kapsamında mutlaka derinleştirilmelidir. Bu
yapılabilirse bu alanda daha elle tutulur somut sonuçlar elde edilebilir.
1. EĞİTİM ÖĞRETİM ORTAMININ DÜZENLENMESİNDE BİLGİSAYAR KULLANIMI
Dünyada ikili sayı sistemiyle çalışan ilk bilgisayar 1936 yılında
Alman Kondrad Zuse tarafından yapılmıştır. 1970 yıllara kadar yaşanan
gelişmelerle çekirdek bellek üretilmiş, bilgisayarın donanım yazılımlarında,
programlama dillerinde çok önemli gelişmeler olmuştur. 1970’li yıllardan
itibaren ise bilgisayarlar bir taraftan giderek küçülürken, kapasiteleri,
işlevleri ve hızları da artmaya başlamıştır. Bilgisayarların eğitim amaçlı
kullanılmaya başlaması 1950’li yıllardan sonradır. 1960’lı yıllardan itibaren
bilgisayar temelli öğretim programlarının geliştirilmeye başlandığını
görüyoruz. 1980’li yıllardan itibaren ise üniversiteler dışındaki okullarda ve
evlerde bilgisayar kullanımı hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bilgisayarın eğitim-öğretim etkinliklerindeki rolü de kullanımdaki bu
yaygınlaşmaya bağlı olarak hızla art artmıştır. (Kaya, 2002: 177-1789)
Türkiye’ye ilk bilgisayarın girişi 1960 yılında Karayolları Genel
Müdürlüğü’ne alınan IBM 650 ile gerçekleşmiştir. (Koşar ve ark., 2003:131).
Eğitim alanında ilk girişim MEB bünyesinde oluşturulan komisyon çalışmaları ile
1984 yılında başlatıldı. MEB tarafından 1985 yılında Anadolu liselerine ve her
ilde bir liseye 1100 adet bilgisayar dağıtıldı. Türkiye’de bilgisayar
kullanımının hızla artmaya başlaması 4306 sayılı yasa ile zorunlu temel
eğitimin 1997-1998 öğretim yılından itibaren sekiz yıla çıkarılmasının ardından
gerçekleşmiştir. Özellikle MEB’in 1999 yılında yaptığı donanım ve yazılım
ihalesinin ardından eğitim yazılımı üretiminin de, buna bağlı olarak
okullardaki bilgisayar destekli eğitim uygulamalarının da hızla artmaya
başladığı söylenebilir. Okullarda bilgisayar kullanımı bakımından Türkiye ile,
Avrupa Birliği ülkeleri arasında bir karşılaştırma yapılırsa henüz bu konuda
oldukça geride olduğumuz ortaya çıkacaktır. Türkiye’de 2002 verilerine göre
okullarımızda bilgisayar kullanımı oranı %17’dir. Halbuki aynı yıl okulların
internete bağlanama oranları İngiltere’de %99, Belçika’da %93, Fransa’da %89,
İtalya’da %88, Yunanistan’da %59’dur. MEB bakanlığı verilerine göre 2006
yılında okullarımızdaki 300.000 bilgisayardan 10 milyon öğrencinin Internet
erişimi sağlanmış durumdadır. Bugün MEB’e bağlı 55 bin civarında okulda
20.221.000 civarında öğrencinin öğrenim gördüğü düşünüldüğünde varılan noktanın
bu alanda küçümsenemeyecek bir başarı olduğu söylenebilir. (Sünbül, 2002:
136-137; Ruhi Esirgen ve Diğerleri 2002)
Bilgisayarın eğitimde kullanılabilmesi sonuçta öğretmenlerin
bilgisayar teknolojileri ve bilgisayar okuryazarlığı alanlarında eğitimden
geçirilmesine bağlıdır. Türkiye’de öğretmenlerin bilgisayar okur-yazarlığı ve
bilgisayar destekli eğitim konularında hizmet içi eğitimden geçirilme
oranlarının %70’lere ulaştığını biliyoruz. (Ruhi Esirgen ve Diğerleri, 2002)
Ancak eğitimden geçirilen her öğretmenin eğitim süreçlerini düzenlemede
bilgisayardan olması gerektiği gibi yararlandığını düşünmek mümkün değildir.
İnsan alışkanlıklarına bağlıdır. Ne kadar bilgisayar ile ilgili bir eğitimden
geçmiş olursa olsun, bu hizmet içi eğitimi almış öğretmenlerin çoğunluğu hala
sınavlarını el yazısı ile hazırlamaya devam ediyorsa; bu oran bir anlam ifade
etmez. Asıl olan eğitim-öğretim süreçlerinin düzenlenmesinde öğretmenlerin
bilgisayarı ne ölçüde kullandıklarıdır.
Bilgisayarın eğitim
öğretim sürecinde araç olarak kullanılmasında rol oynayan değişkenleri şöyle
belirlemek mümkündür.
Yorum Gönder
1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR